Not tutma disiplini çok önemli bir disiplin. Açıkça itiraf etmem gerekir ki ben bu disiplini çok geç edinenlerdenim.
El yazım adeta bir doktor yazısı gibidir. Kendi yazdıklarımı kendim okuyamadığım zamanlar olur. Kendi el yazım ile adres yazdığım zarflar zaman zaman yerine ulaşmaz. Postacılar adres bilgisini okuyamaz.
İlkokul yıllarımda yazı yazma konusunda oldukça zayıftım. Aslında okuma ve yazmayı öğrenmiştim. Ancak bir türlü doğru düzgün bir defter tutamıyordum. Bunu fark eden ilkokul öğretmenim (mekanı cennet olsun) ve ailem konunun üzerine eğildiler.
Net olarak hatırlamasam da el kaslarımın kontrolü için doktora bile götürdüler. El kaslarımın güçlenmesi için avcumun içerisinde sıkıp bıraktığım toplardan kullandım. Buna rağmen yazı yazma konusunda oldukça tembel bir çocuktum. Yazdığım zaman da doğru düzgün bir yazı ortaya çıkmıyordu.
Hayatın cilvesine bakın ki bugün en büyük yeteneklerimden bir tanesi yazı yazmak. Blog sayfamdan göreceğiniz üzere bol bol içerik üretiyorum. Kişisel içeriklerin yanı sıra işim ile ilgili de sık sık yazı yazıyor ya da yazı inceliyorum.
Sanırım insan çocukluğunda neyin eksikliği yaşıyor ve o konuda üzüntü duyuyorsa ilerleyen yaşlarda en büyük yeteneği o oluyor.
Not Tutma Disiplini Kültürümüzde Zayıf
Öğrencilik yaşamım boyunca not tutmayı bir türlü sevemedim. Bu yüzden defterlerim hep çok zayıf oldu. Sınavlara çalışırken çok zorlandım. Disiplinli bir öğrenci olamadım. Üniversite yıllarım da böyle geçti. Başkalarından aldığım notların fotokopileri ile lisans eğitimimi tamamladım.
Ancak çevreme baktığım zaman özellikle öğrencilik yıllarında not tutma kültürümüzün çok zayıf olduğunu gördüm. Yazı ile aramız çok iyi değil. Bunu itiraf etmemiz gerekli.
Böyle olmasının nedeni yine eğitimi sistemimiz. Ben ortaokul ve lise yıllarımda deftere yazı yazmaktan bezdim. Dersin başından sonuna kadar sadece yazı yazdıran öğretmenlerimiz oldu. Kendi öğrencilik yıllarında hazırladığı defterinden sadece bize satır satır yazdırarak bir dönemi tamamlayan tarih öğretmenim var mesela.
Adeta birer kâtip gibi bütün bir dönem boyunca yazı yazdık. Tarih konusunda ne bir heyecan ne bir düşünme… Sadece ve sadece katiplik yaptık. Hal böyle olunca yazı yazmaktan nefret eder hale geliyoruz.
Not Tutma Disiplini İş Hayatında Önemli
Tabi okul sıraları geride kaldıktan sonra iş hayatında not tutma kültürü büyük bir önem kazanıyor. O güne kadar not almaya alışmamış, hatta nefret etmiş bireyler olarak kendi kariyerimizin sağlığı için not tutma sorumluluğu hissediyoruz.
Ben ilk iş yerlerimde sadece toplantılarda not tutmamam ve mevcut işlerimi yazılı olarak takip etmemem nedeniyle çok hata yaptım. İş yaşamımda aldığım en büyük derslerin başında not tutma disiplini geliyor.
“Söz uçar yazı kalır.” sözü vardır. Hiç ihmal edilmemesi gereken bir sözdür. Beyniniz bu kadar çok bilgiyi saklama kapasitesine sahip elbette. Ancak bu bilgiyi gerektiği zaman ön plana getirme kapasitesi tartışılır.
Ayrıca beynimizi bu kadar çok bilgi ile doldurmamız doğru mudur karar veremedim. Sonuçta onun da bir yorulma limiti var. O limitleri fazla zorlamak bizim fiziksel sağlığımızı da olumsuz yönde etkileyecektir.
Not Tutma Eğitimi
Bu işin bir eğitimi yok. Aslında okul yıllarında verilmesi gereken bir eğitim olmalı. Öğrenciler okuma ve yazmayı öğrendikten sonra not tutma disiplini konusunda bilinçlendirilmeli. Ayrıca not alma teknikleri detaylı olarak anlatılmalı.
Aslında bu erken yaşlarda yapılırsa öğrencilerin okul performanslarını bir nebze olsun artırabiliriz. Bu da eğitim kalitemizi bir miktar yukarıya çekecektir. İş hayatına atıldıktan sonra not alma kültürü konusunda kişisel tecrübeleri dinleyerek ya da Udemy gibi platformlarda varsa not alma eğitimlerini izleyerek öğrenebiliriz.
Ben not tutma teknikleri konusunda birkaç yıldır internet üzerinde derinlemesine araştırmalar yapıyorum. Bu araştırmalar ışığında edindiğim bilgiler ile birlikte kendi not tutma stratejimi oluşturdum. Şu anda ciddi anlamda faydasını da görüyorum.
Cornell Metodu ya da Cornell Not Tutma Tekniği
Benim kullandığım metot Cornell Metodu ya da diğer söylemiyle Cornell Not Alma Tekniği. Aslında benim gibi çok fazla el yazısı kullanmayı sevmeyenler için bire bir metotların başında geliyor.
Tekniğe göre görselde göreceğiniz gibi A4 kağıdını 3 bölüme ayırıyoruz. Sağ tarafta kalan büyük bölüm toplantı sırasında alacağımız notları yazacağımız bölüm. Burada kısa kısa, sadece hatırlatıcı olabilecek notlar alabiliriz. Konunun detaylarını buradaki maddelerden takip edeceğiz.
Sağ tarafta kalan ince sütuna ise anahtar kelimeler yazıyoruz. Aslında konumuzun kelime kelime özeti diyebiliriz. Ayrıca konu ile ilgili soruları da buraya not alıyoruz.
Özet bölümü ise not alacağımız etkinlik bittikten sonra yazacağımız bölüm. Özet notlar ve anahtar kelimelerden hareketle etkinliğin kısa bir özetini çıkartıyoruz. Bu özeti alt alana yazmamız aslında bize notlar üzerinden bir kere daha geçme fırsatı sağlıyor.
Bu teknik aldığımız notların aklımızda daha kalıcı olması açısından faydalı. Özellikle anahtar kelimeleri çıkardığımız için bunlar bizi iyi birer hatırlatıcı oluyorlar. Ben genel olarak anahtar kelimeler ile düşünmeyi seviyorum. Bilgileri unutmamak için verimli bulduğum tekniklerden bir tanesi.
Teknik hakkında daha detaylı bir tarif isterseniz bu videoyu izlemenizi öneririm;
Bilgi Yönetimi ve Hatırlama
Bilgi günümüz teknolojisinde kolay elde edilebilen bir kavram. İnternet üzerinden yapacağınız kısa araştırmalar ile birlikte her konuda bilgi sahibi olabilirsiniz. Ancak önemli olan bu bilgiyi nasıl yönettiğinizdir.
Az önce söylediğim gibi beyin bilgileri tutma konusunda geniş bir hafızaya sahip olsa da lazım olduğu zaman bu bilgileri ön plana çıkartacak kadar hızlı çalışmayabilir. Bugün en iyi hafızaya sahip insanlar bile birçok şeyi unutuyor, akılda tutamıyordur.
Çok sık yakınılan bir dert vardır; kitapları okuduktan bir süre sonra kitabın içeriğinin büyük bir bölümünü hatırlamayız. Bu aslında kitabı okurken anlamadığımız sonucuna ulaştırmaz. Sadece bilgileri hatırlayacağımız ve ihtiyaç duyduğumuz zaman onları arşivden geri çağıracağımız sistemi kuramamışız demektir.
Not Alma Uygulaması Evernote
Günümüz teknolojisi artık bu probleme de çözüm üretmiş durumda. Bana göre bu mucizenin adı Evernote. Not alma programı olarak doğan Evernote birçok kullanıcıya göre dünyanın 1 numarası.
Aslında Evernote uygulamasını özetleyen söylemlerden bir tanesi benim çok hoşuma gidiyor. Bugün bilgiye ulaşmak için Google, Yandex, Bing ve Yahoo gibi büyük arama motorları var. Ancak Evernote sizin ulaştığınız bilgileri bir arada tutarak, kendi arama motorunuzu oluşturma şansı veriyor. Evet aslında Evernote’u en iyi anlatan tanım bu.
Uygulamanın en önemli özelliği notları etiketleyebilmeniz. Böylelikle o etiketler üzerinden kolayca arama yapabiliyoruz. İşte kişisel arama motorumuz bu etiketler üzerinden oluşuyor.
Tek bir hesap içerisinde farklı farklı not defterleri oluşturabilirsiniz. Böylelikle işiniz, eğitiminiz ve sosyal aktiviteleriniz gibi birçok farklı konuda ayrı ayrı defter tutabiliyorsunuz.
Evernote konusunda bana ilham olan, derinlemesine öğrenip kullanmamı sağlayan Serdar Kuzuloğlu’nun bu yazısı oldu. Sizin de mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Özetle;
Not tutmak, her şeyi yazılı bir hale dönüştürmek çok önemli bir konu. Ancak not almaktan daha önemli konu o notları doğru arşivleme ve gerektiği zaman arşivden kolay çağırabilmek! Not tutma alışkanlığınız yoksa zaten öncelikli olarak bu alana yönelmeniz ve mutlaka alışkanlık edinmeniz gerekli. Akabinde notların düzenlenmesi konusuna yoğun mesai harcamalısınız. Bu arşivleme sürecini Evernote ile birlikte doğru bir düzene koyduğunuz zaman artık günlük çalışmalarınız daha kısa sürecek ve bilgiyi kolay tarayabileceksiniz
Mehmet Ortaç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
0 Yorum