Cicero kimdir ve neden önemlidir konusunda birkaç satın bir şeyler yazmak istedim. Uzun zamandır yazı yazmaya fırsat bulamıyordum. Hem iş hayatının yoğunluğu, hem sosyal çalışmalar ve okumaya ayrılan vakitler nedeniyle yazmak biraz ikinci planda kaldı. Blog sayfamı da yavaş yavaş pazarlama ve iş hayatı hakkında yazılardan çıkartıp, ilgili alanlarım ile ilgili her konuda yazdığım bir sayfaya dönüştürmek istiyorum.
İlk yazıma da benim için önemli filozoflardan bir tanesi olan Cicero ile başlamak istiyorum.
Cicero Kimdir?
Etkili konuşmaları, sağlam felsefe temeli ile 106-43 yılları arasında yaşamış olan Marcus Tullius Cicero, Roma Siyasal düşünce yapısının en önemli temsilcilerinden biriydi. Küçük yaştan itibaren aldığı hukuk eğitimi onu başarılı bir avukat olmaya hazırlamış ve felsefe, siyaset, retorik alanlarındaki geniş bilgi hazinesi Roma Cumhuriyeti’nde derin izler bırakmıştır.
Cicero kısa zamanda konsül unvanını elde etmiş ve başarılarından dolayı “Ülkenin Babası” olarak adlandırılmıştır.
Julius Caesar ve Marcus Antonius ile siyasi çekişmeler yaşayan Cicero, Cumhuriyeti düşünce yapısını ve ideolojik düşüncelerini savunmaktan vazgeçmemiştir. Ne yazık ki, Cicero’nun kararlı duruşu onun ölümüne sebebiyet vermiştir.
Cicero’nun Çalışmalarını Kişisel Tramvaları Şekillendirmiştir!
Cicero çalışmalarını kişisel travmaları ve aldığı disiplinli eğitimle şekillendirmiştir. ”Ölüme Övgü” isimli eserini kızının ölümü ardından yazmıştır ve ölüme farklı bakış acıları ile yaklaşmıştır.
Aynı zamanda De Re Publica ve De Legibus adlı eserlerinde devletçi düşüncelerini vurgulamış ve bu düşünceleri Platon’un etkisi ile aktarmıştır. Cicero’nun devlet anlayışının yanı sıra, yönetim anlayışı da karma sistemle özdeşleşir. Cicero monarşinin özünü yurttaş sevgisine, aristokrasinin özünü bilgeliğe ve demokrasinin özünü özgürlüğe dayandırır.
Demokrasi Yanlış Ellerde Tiranlığa Dönüşür!
Ayrıca demokrasinin yanlış ellerde tiranlığa dönüşeceğini vurgular. Görülüyor ki Cicero, cumhuriyet yapısı, yönetim anlayışı, doğrusal hukuk ve daha fazla faktörle ilgili fikirler ortaya atmış ve insanlık adına sorgulamıştır. Peki tüm bunlara rağmen neden siyaset için kurban edilmiştir?
İdamına sebep olan kararlı duruş yapısı mıdır yoksa yanlış fikirlere mi sahiptir? Bu çalışmada Cicero‘nun ortaya attığı düşünce yapılarını topluma kazandırdığı belirli görüşleri ve Rostrum’da anlattığı bazı söylevleri ele alacağız.
Cumhuriyetçi Bakış Açısı
Cicero siyasi hayatına cumhuriyetçi bakış açısıyla başlamıştır. Tek adamlık anlayışına karşı çıkan Cicero, Roma’nın akla dayanan, adil bir hukuk sistemi ile var olabileceğini vurgular.
Cicero söylevlerinde Marcus Antonius’u da eleştirir. Bir söylevinde şöyle der: “Ne düşüneyim? Küçümsendiğimi mi? Ne yaşamımda, ne kazandığım saygınlıkta, ne başardığım işlerde, ne de bu orta karar zekamda Antonius’un beni küçümseyebileceği bir şey görmüyorum. Yoksa Antonius senatoda beni kolayca küçük düşünebileceğini mi sandı? Bu senato son derece ünlü birçok yurttaşın devleti iyi yönettiğini, benimse tek başıma devleti koruduğuma tanık olmuştur. Yoksa Antonius söylev vermek konusunda benimle yarışmak mı istedi? Bu gerçekten iyi bir iştir. Çünkü hangi konu hem kendimi savunmaktan hem de Antonius’u yalanlamaktan daha geniş, daha kapsamlıdır?
Cicero’nun bu söylevinden anlaşılıyor ki; Marcus ile olan düşmanlığı onu siyasi çekişmelere sürüklemiştir. Süregelen fikir ayrılıkları, iki tarafın birbirine meydan okumasına sebep olmuştur. Bunun yanı sıra Cicero, halkı Antonius’a karşı kışkırtmak istemiştir. Yine de bu söylev Cicero’nun kararlı ve cesur bir siyasetçi olduğunu ifade eder.
İnsancıllık
Bahsedilmesi gereken diğer bir kavram: insancılıktır. Cicero bu kavramı, zihnindeki ideal devlet adamının tasarlamak için yaratmıştır. Cicero bir eserinde şöyle der: “Hepimize insan deniyor fakat sadece insani bilimler aracılığıyla uygarlaşmış olanlarımız insandır.”
Bu görüşe göre, Cicero’nun insan kavramı bize farklı bir bakış açısı sunar. Tanıma bakılırsa; okumayan, düşünmeyen araştırmayan birine insan denemez mi? Cicero bu durumu hayvan örneği ile açıklar. Hayvanların doğasında konuşabilme ya da akıl edebilme yetileri yoktur. İnsanları akıl, eğitim, sorgulama gibi faktörler var eder. Aksi halde insanın hayvandan ne farkı kalır?
Cicero ahlak anlayışının temelini stoacı görüşe dayandırır. Ona göre doğa, akıl tarafından yönetilir. Akıl ise insan ve tanrı arasındaki ortak ögedir. Cicero tutkuları tüm kötülüklerin kaynağı olarak tanımlar ve ona göre ahlaki yolda ilerlemek için tek yol gösterici faktör felsefedir.
Hayatın Temeli: Mutluluğu Elde Etmek!
Felsefe ile doğanın yasalarını keşfederiz, hayatın temelini anlarız. Ahlaki hayatın temeli ise mutluluğu elde etmektir. Cicero da diğer stoacılar gibi mutluluğu, bildiklerimizi uygulama ile bağdaştırır. Cicero kızı Tullia’nın ölümünden sonra yazdığı “Ölüme Övgü” adlı eserinde şöyle der: ”Hayatın zorluklarının ortasında uyuya kalmaktan, gözlerimizi kapatıp sonsuz bir uykuya dalmaktan daha güzel ne olabilir? Cicero bu eserinden önce arkadaşı Atticus’a: “Beni hayata bağlayan tek şeyi kaybettim.” diyerek ne kadar sarsıldığını ifade etmiştir.
Peki bu eserden sonra düşüncesini değiştiren neydi? Cicero bu eserinde, ölümü kabullenme ve ölüm korkusuyla başa çıkma konularında işlemiştir. Yaşadığı bu sarsıcı deneyim, ona ölümle ilgili yeni düşünceler katmıştır. Cicero’ya göre ölüm bir doğa yasasıdır. O ölümü mutluluk sebebi olarak görmediği için, ölüm korkusu da anlamsızdır. Cicero ölüm korkusunu hayatın güzelliklerinden mahrum kalma korkusu ile bağdaştırır.
Cicero kimdir sorusunda sonuç olarak Cicero, doğumundan ölümüne kadar geçen zamanda siyasi bir lider, felsefeci, bilgin ve yazar olarak toplum için sorgulaması gereken belirli başlıklara değinmiştir. Bu başlıklar üzerinden sonuca odaklanacak olursak, Cicero cumhuriyetçi düşünce yapısını benimsemiş ve bu düşünceyi yaşadığı topluma empoze etmeye çalışmıştır. Bu bağlamda Cicero’nun karma sistemi desteklediğini ve “tek adam” ya da “Triumvirlik” sistemine karşı olduğunu söyleyebiliriz. Diğer yandan Cicero düşünce sistemini tek faktöre odaklamıştır: Stoacılık.
Stoacılık öğretisinde Platon ve Aristoteles‘ten etkilenen Cicero, akılcılığı benimsemiştir. Bu durumda Cicero’nun tüm düşünce sistemlerinde aklı ve mantığı odak noktası haline getirdiğini söyleyebiliriz.
Stoacılık öğretisinin yanına felsefik düşüncelerini de eklemiştir ve bu alanda çok vakit harcamasa da olumlu izler bırakmıştır.
Bu çalışmadan çıkarabileceğimiz bir başka sonuç, insancılık kavramı ve yine onu destekleyen akıl faktörüdür. İnsan doğasını bir sorgulama sistemi olarak tanımlayan Cicero, buna en iyi örnek olarak hayvanları vermiştir. Bu durumda düşünmeyen, sorgulamayan ve bilgi sahibi olmak için çabalamayan bir insanın hayvandan farkı kalmaz. Ona göre insan; merak etmeli, araştırmalı, bilgi sahibi olmalı ve bunları yaparken aklı ve mantığı ile hareket etmelidir.
Görüşleri ile Roma tarihine iz bırakan Cicero politik sebepler doğrultusunda düşmanı Antonius tarafından infaz edilmiştir. Ne yazık ki demokratik düşünce yapısı, mutluluğa dayanan stoacı tutumu onun var olmasına yetmemiştir.
Zaman zaman dijital pazarlama, felsefe ve iş dünyası gibi konularda bir dijital pazarlama uzmanı olarak vereceğim bilgileri takip edebilirsiniz. mehmetortac.com adresini ve Twitter hesabımı takip etmeyi unutmayın!
Mehmet Ortaç sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.