İdealizm, düşüncelerin gerçekliği oluşturduğunu savunan felsefi akımdır. Temel olarak gerçekliği kesin olan tek şey bilinçtir. Fiziksel dünya, düşüncelerin ya da fikirlerin bir yansımasıdır. Duyusal deneyimlere önem vermeyen İdealizm bunun yerine zihinsel ve iç süreçlere odaklanır. İdealizm ‘e göre gerçek maddi varlıklar değil arkalarındaki soyut kavramlardır. Bu anlamda realizm ve materyalizmin karşısındadır.
İdealizmin Tarihçesi
Platon, Antik Yunan’ın en ünlü filozoflarından biridir. İdealizm, Plato’nun İdealar Kuramı’na dayanır. Platon’a göre kavram ve fikirlerden oluşan kusursuz bir soyut evren vardır. Fiziksel dünya o alemin yansımalarının bir sonucudur. Bu görüşler Platoncu Gerçekçilik olarak da adlandırılır. Çünkü bu tartışmalar varlık felsefesinin bir konusudur. Platon’un görüşleri Orta Çağ boyunca ve daha sonrasında da etkili olmuştur.
17. yüzyılın önde gelen filozoflarından Destartes, bildiğimiz her şeyin bilincimizde var olduğunu iddia etmiştir. Dış dünyayı bir resim olarak gördüğümüz için gerçekliğinin tartışmalı olduğunu savunmuştur. 18. yüzyılda Berkeley, gerçeğin bilinirliği sorguladı. İnsanın gerçek olarak bildiği her şeyin sadece o insanın algısı olduğunu söyledi.
Immanuel Kant, Alman İdealizm’inin öncüsü kabul edilir. Kant, fiziki dünyanın varlığı inkar etmez. Ama bize görünüş şeklini sorgular. Kendi içimizde olanlar dışındakileri bilemeyeceğimizi ifade eder.
Bir diğer Alman İdealist Hegel, dış dünyadaki varlıkların sonlu ve sınırlı olduğu için gerçekliğini sorguladı. Hegel’e göre bilgi elde etmenin yolu Plantoncu akıl yürütmeydi. Böylece fiziksel nesnelerin aleminden daha yüksek bir gerçekliğe dair bilgi edinilebilirdi.
İdealizmin Alt Dalları
Antik Yunan’dan günümüze kadar süregelen idealizmin zaman içinde pek çok dalı oluşmuştur. En bilinen dört tanesi şu şekildedir. Öznel İdealizm Kesin olarak bilinebilecek tek şeyin bilinç ve düşünceler olduğunu savunur. Berkeley tarafından kurulmuştur. “Dogmatik İdealizm” ya da “İmmateryalizm” olarak da bilinir.
Subjektivizm ve Solipsizm ile bağlantılıdır. Berkeley, varlığın yaşama bağlı olarak var olduğunu düşünüyordu. Fiziki dünyadaki nesneler gerçek bir varlık olarak değil algı olarak var oluyordu. Berkeley’e göre insanın maddeyi deneyimlemesinin sebebi Tanrı’ydı. Transandantal İdealizm Kant’ın “Saf Aklın Eleştirisi” adlı eserine dayanan İdealizm doktrinidir.
Fiziksel nesnelerin gerçekliği inkar etmez ama insan aklının kendi içinde algı ve kategorilerin ötesinde bir gerçekliği olduğunu savunur. Daha sonraları Johann Gottlieb Fichte, Friedrich Schelling ve Edmund Husserl tarafından da desteklenmiştir. Nesnel İdealizm Nesnel İdealizm’in tanımı Friedrich Schelling tarafından yapılmıştır.
Nesnel idealizmde, her olasılığı içeren “Mutlak” tüm gerçekliktir. İnsan, uzay ve zaman birbiri ile ilişkili sürekli değişen mutlakın bir parçasıdır. Hiçbir şey onun dışında bağımsız olarak var olamaz. Schelling, gerçekliğin özünün ruh olduğunu kabul eder. Ancak ruh ve doğa arasında uyumlu bir ilişki olduğunu öne sürer.
Zaman zaman dijital pazarlama konusunda bir dijital pazarlama uzmanı olarak vereceğim bilgileri takip etmek için mehmetortac.com adresini ve Twitter hesabımı takip etmeyi unutmayın!