Hayatının Tercihini Yapmak

Hayatının tercihini yapmak kadar kritik bir konu var mı yeryüzünde? İnsan ırkının en büyük sınavlarından bir tanesi değil midir? 

Ben okul hayatım boyunca başarılı bir öğrenci olamadım! Çarklarından geçtiğimiz eğitim sisteminin sonucu mudur? Yoksa ben mi çok tembel bir adamdım? Bu iki soru bugün bile beynimi yoruyor. 

Hayatının Tercihini
Hayatının Tercihini Yapmak

Suç Hep Sistemde mi?

Eğitim sistemimiz ile ilgili gerçekleri göz önüne aldığımda suçu hep sisteme atıyorum. Belki de bu işin kolaycı tarafı. İnsanoğlu yapamadığı şeyler için mutlaka birilerini sorumlu tutmak ister. Bu bizim en büyük psikolojik tepkilerimizden bir tanesi. 

İlkokul ve ortaokul sıralarında zaten öyle ya da böyle bir üst sınıfa geçersiniz. Sistemin bu konuda zorlayıcı bir yanı yok. Liseye geldiğiniz zaman durum biraz daha değişiktir. Bir miktar daha zorlu bir sistem var Ancak öyle ya da böyle liseyi de bitirirsiniz. 

Hayattaki En Büyük Hedefim!

Hayatta en büyük hedeflerimden bir tanesi hukuk okumak ve sonrasında avukat olmaktı. Benim dönemimde de hukuk okumak için eşit ağırlıkçı olmak gerekiyordu. Yani özetle hem sosyal bilimler alanında iyi olacaksınız hem de matematik bilginiz iyi olacak. 

Lise 1. sınıfta matematik dersim hep “sıfır” oldu. Hafta sonları okulda düzenlenen matematik kursuna gidiyordum. Amaç tamamen matematikteki başarısızlığımı tersine çevirebilmekti. Kursa gelen öğretmen ile ders saatlerinde matematik dersime gelen öğretmen farklıydı. Normal dersime “Sıfırcı Harun” lakaplı bir öğretmen geliyordu. Kursta ise çok daha iyi bir öğretmenim vardı. Matematik konularını anlattığı zaman çok kolay bir biçimde anlıyordum. Tahtaya yazdığı örnek soruları daha bitirmeden çözdüğüm oluyordu. Bu gerçekten şaşırılacak bir durum! Aynı konular ve aynı sorular ile bir tarafta sıfır alırken diğer tarafta nasıl oluyor da hepsini doğru yapabilirim?

Kurs için yapılan değerlendirme sınavların da hep 85 ile 100 arası bir puan aldım. Ama asıl başarılı olmam gereken sınavlarda hep sıfır çektim. Belki tek problem bendeydi! Ancak sonuca baktığım zaman içerisinde bulunduğum sınıftan birkaç kişi sayısal bölüme, birkaç kişi de eşit ağırlık bölümüne gitti. Neredeyse bütün sınıf bir sonraki senenin sosyal bilimler sınıfını oluşturduk.

Hayatının Tercihini Yapmak
Hayatının Tercihini Yapmak

Öğretmenlerimiz Yeterli ve İyi Niyetli mi?

Burada bir parantez açmakta fayda var. Yine suçu sisteme atarak kolaycılığa kaçalım. Ülkenin en önemli teşkilatlarından biri olan Milli Eğitim Bakanlığı bu tip öğretmen kaynaklı hatalara nasıl göz yuma bilir? Belki o sınıf içerisinden sayısal ya da eşit ağırlık bölümüne giderek ülkenin çok başarılı insanları arasına girecek isimler vardı! Sadece tek bir öğretmen nasıl olur da bu kadar insanın ve ülkenin geleceği ile oynayabilir? Buna gerçekten akıl ermiyor. Gördüğüm kadarıyla eğitim sistemimiz de bu konuda en ufak bir ilerleme yok. Hatta geriye bile gitmiş olabilir. 

Neticede çok düşük bir okul puanı ile üniversite sınavının arefesine gelmiştim. Rehber öğretmenlerim sürekli olarak, üniversiteyi kazanabilmem için sözelci de olsam daha fazla matematik sorusu çözmem gerektiğini telkin etti. 

İlk Sene Sınavı Kaybettim

İlk sene girdiğim sınavda düşük bir puan aldım. Aslında sözel bölüm haricinde 14 matematik neti yapmıştım. Ancak sözel alanda hatalarım çok fazlaydı. Sınav soruları ve yanıtlarıma dönüp baktığımda yanlış yaptığım 20 sorunun tümünün sınavım bittikten sonra (öğretmenlerimin de tavsiyesine uyarak) kalan vaktimde yaptığım tekrar kontrolden kaynaklı olduğunu fark ettim. Dönüp tekrar bakarak yanıtlarımı değiştirmeseydim yanlış yaptığım 20 sorunun tamamı doğruydu. 

Bugün de popüler bir terim olan “mezuna kalmak” benim de başıma geldi sonuçta. Sınava tekrar hazırlanacak ve bu sefer kazanacaktım. Ama kendime verdiğim çok önemli bir söz vardı. Eğer sorular hakkında bir karar verdiysem bir daha asla dönüp o sorulara bakmayacaktım! Sınavı kaybedeceğimi bilsem de dönüp bakmayacaktım!

Mezuna Kaldım ve Bir Daha Sınava Girdim

İkinci sene sınava hazırlanmaya çok vakit harcamadım. Sadece kendi belirlediğim bir sistem üzerinden ilerledim. Bilmem gereken konuların hepsinin listesini çıkarttım. Bu konuları günlere böldüm. Hafta içi her gün, sorumlu olduğum her alandan bir konuyu öğrenecektim. Ama öyle üstün körü öğrenmek değil. O konuya tam anlamıyla hakim olacaktım. Öyle de yaptım. Üstelik çok kısa zaman harcayarak. 

Sınav sonrasında ortaya çıkan sonuç benim için inanılmazdı. Sözel bölümde bulunan tüm soruları doğru yanıtlamış, matematikten de 18 net yapmıştım. Okul ortalamamdan gelen düşük puan olmasa muhtemelen çok iyi bir bölümü kazanabilirdim. Ancak sözel bölümler arasında iyi bir bölüm kazandım diyebilirim.

Hayatının Tercihini Yapmak Bu Kadar Kolay Olmamalı!

Tercih dönemi geldiği zaman çok zorlanmadım. Zaten yapabileceğim çok fazla bir tercih yoktu. Hayatının tercihini yapmak benim için bu kadar kolay oldu! Yeri gelmişken hayattaki en büyük pişmanlığımdan da bahsetmiş olayım. Aslında bilmemek ve yönlendirilmemekten kaynaklı bir hata. Benim puanım Boğaziçi Üniversitesi Tarih bölümünü rahatlıkla tutuyordu. Hatta bir miktar üzerinde kalıyordu. Ancak ben tarihçi olup ne yapacağım ve İzmir’den ayrılmak istemiyorum diyerek Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünü ilk tercih olarak yazdım. Orayı da kazandım. 

Hayatının tercihini yaparken oluşan yanlış düşünce biçimi aslında sizi hatalı yönlendirebiliyor. Bugün dijital pazarlama uzmanı olarak çalışıyorum. Boğaziçi Üniversitesi tarih bölümü mezunu olsaydım yine aynı kariyer yolundan giderek yine dijital pazarlama uzmanı olabilirdim. Ama Boğaziçi mezunu olacaktım. Ayrıca çok daha iyi bir İngilizce bilgimin olacağını düşünüyorum. 

Yazının bu noktaya kadar olan kısmı benim hayatımdan bir kıssadan hisseydi. Bundan sonrası ise bu hafta tercih yapma çabası içerisinde olan öğrencilere yönelik. Hatta gelecek yıllarda da okunarak fayda sağlanmasını umarım. 

Hayatının Tercihini
Hayatının Tercihini Yapmak

Üniversite Tercihi Nasıl Yapılır?

Bir kere içerisinde bulunduğunuz tercih süreci sizin bütün hayatınızı etkileyecek bir süreç. Bunu kabul ediyorum. Ancak hayatınızı zehir edecek bir seçim yapmayacağınıza emin olabilirsiniz. Hayatınız bir gün zehir olabilir. Fakat bu yapacağınız üniversite ya da iş seçiminden kaynaklı olmaz. Çok başka unsurlardan dolayı hayatınızı bir felakete sürükleyebilirsiniz. O sebeple sakin olun. 

Şunu unutmayın; bugünün çok gözde ve popüler meslekleri var. Bu her dönemde böyle oldu zaten. O popüler mesleklere yönelmek harika bir fikir. Fakat bu sene sınava girip iyi bir puan yapan herkes sizin gibi düşünüyor. Yani herkes aynı bölümlere yönelecek. Bu demek oluyor ki 4-5 sene sonra aynı iş alanında kariyer yapmak üzere birçok mezun ortaya çıkacak. Ayrıca siz sadece tek bir dönem değilsiniz. Sizden önceki sene de aynı şekilde tercihler yapıldı. Sizden sonraki senelerde de öyle olacak. O yüzden bir mesleği çok popüler diye tercih etmek size ekstra bir şey kazandırmayacak! Aksine ciddi bir rekabetin içerisine sokacak. 

Herkes Yazılımcı Olursa?

Bir de şöyle düşününün; bugünün gençlerinin hepsi yazılımcı olursa gelecekte mahkemelerde bizi hangi avukatlar savunacak? Şehirlerimizi yönetecek valileri hangi okul mezunlarından seçeceğiz? Konuyu bir de böyle düşündünüz mü? Tamam bazı meslekler popüler ve geleceğe yönelik olduğu için daha fazla iş imkanı olacak. Ancak birçok geleneksel meslek için istihdam ihtiyacı da devam edecek. 

Bu yüzden tercih yaparken öncelikle kendi yeteneklerinizi ve iç sesinizi ön plana almalısınız. Herkes yazılımcı olmak istiyor. Peki siz yazılım yapmak için yatkın mısınız? Çok zorlu, bazen sabahlara kadar uyumamayı gerektiren, krizleri nedeniyle mesai kavramı pek olmayan bir meslekten bahsediyoruz. Öyle filmlerde gördüğünüz gibi keyifli değil. Hiçbir meslek filmlerde göründüğü gibi değildir. O yüzden kendinizi çok iyi dinleyin. Ondan sonra karar verin. 

Okul İsmi Çok Önemli!

Ben Ege Üniversitesi mezunuyum. Bugün karşıma Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nden mezun biri geldiği zaman ona ne yazık ki bir alt kademe gözü ile bakıyorum. Muhtemelen o arkadaş da başka bir üniversitenin mezununa öyle bakıyordur. Ancak ODTÜ, Boğaziçi vb. okullardan mezun biri de bana bir alt kademe gözüyle bakacaktır. Bu ne yazık ki normal bir süreç. Dünyanın her yerinde de böyle. Harvard mezunu bir genç diğer üniversitelerden mezun öğrencilere aynı seviyede bakmayacaktır!

Buradan anlatmak istediğim şey üniversite seçimlerinde okul ismi ve tarihine çok dikkat etmeniz gerektiği. Modern dünyada artık kimse mezun olduğu alanda ilerlemiyor. Tabi istisna durumlar var. Bir tıp mezununun yazılımcı olma oranı çok ama çok düşüktür. Fakat makine mühendisliği mezunlarının %90’ı makine mühendisi değil! Güvenin bana. O sebeple seçeceğiniz bölüm önemli değil! Okulunuz ve ileride ne yapmak istediğimiz çok önemli. 

Hangi Bölüm Değil, Hangi Okul Mezunları CEO Oluyor?

Diyelim ki ileride kurumsal bir şirkette pazarlama departmanında çalışmak ve oradan ilerleyip CEO olmak gibi bir hedefiniz var. Fark ettiniz ki mühendislik mezunu olanların CEO olma oranı daha yüksek. Doğrudur. Ancak sırf mühendis olacağım diye isimsiz bir üniversiteden mezun olmaya çabalamayın! 

Size artı bir değer kazandıracak üniversitelerin en düşük puanlı mühendislik bölümlerini tercih edin. Aydın’da makine mühendisliği okuyacağınıza Ege Üniversitesi’nde tekstil mühendisliği okuyun. Ya da Ege Üniversitesi’nde kimya mühendisliği okuyacağınıza ODTÜ ve Boğaziçi gibi üniversitelerde daha düşük puanlı bir mühendislik bölümünü tercih edin. Önemli olan söylediğim gibi okulunuzun adı ve yapmak istediğiniz meslek. 

Hayatının Tercihini
Hayatının Tercihini Yapmak

Hem Alaylı Hem Mektepli Olun!

Şunu unutmayın; hiçbir meslek (tıp ve hukuk gibi özel alanlar dışında) okulda öğrenilmiyor. Alaylı mı mektepli mi kavgası çok yapıldı zamanında. Ancak sonuç olarak alaylı daha ağır basıyor. Bir takım işleri yapabilmek için üniversite mezunu olmak şart. Ancak o işleri okulda öğrenmiyorsunuz. Ben reklam ve pazarlama ile ilgili okulda öğrendiklerimi unutup, iş hayatında edindiklerimi doğru bilgi kabul edebilmek için yıllarımı verdim. 

Yani iyi bir üniversite seçimi yapmış olmanız sizin ileride kolay iş bulabileceğiniz anlamına gelmiyor! Bu yüzden her boş zamanınızı kariyeriniz için değerlendirmeye çalışın. Okul zamanlarında kulüplerin faaliyetlerine katılın. Konferans ve seminlerleri takip edin. Kampus içerisindeki tüm faaliyetlerde aktif rol almaya çalışın. Ara tatiller ve yaz tatillerinde ilerlemek istediğiniz alanda stajlar yapın. Çevre geliştirin. Kendi alanınıza ile ilgili alabildiğiniz kadar kurs alın ve sertifika toplayın. 

Birkaç Dil Bilmek Şart!

Birçok dil öğrenin! Bakın İngilizce konusundan bahsetmiyorum bile. Bugün itibariyle İngilizce bilmiyor olmak gibi bir şey olamaz. Üniversite mezunu bir birey mutlaka ama mutlaka İngilizce ile ilgili problemi çözmüş olmalı. İkinci ve hatta üçüncü dil için çabalamalı. Aksi bir durum size işsizlik ya da vasat işler getirecektir. Şu paragrafa kadar verdiğim bütün tavsiyelerin sonunda yabancı dil konusu en önemlisi. Çünkü diğer tavsiyelerimin bir önemi kalmıyor ne yazık ki!

Sonuç Olarak;

Sizler artık birer çocuk değilsiniz. Kendi hayatınızın sorumluluğunu alacaksınız. Haliyle çevreniz sizi yönlendirmesin! Bu demek değil ki kimseyi dinlemeyin. İstişare kültürü çok önemli bir kültür. Önce anne ve babanız olmak üzere çevrenizdeki birçok kişiye danışın. Herkesin fikriniz alın. İnternette bol bol araştırma yapın. Ama son kararı kendiniz verin. Başkalarının etki ya da baskısı ile karar alırsanız ömür boyu pişmanlık yaşayabilirsiniz. Artık kendi hayatınızın sorumluluğunu almak zorundasınız!

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

“Hayatının Tercihini Yapmak” üzerine bir yorum

Bir Cevap Yazın

Mehmet Ortaç sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et